30 Ekim 2008 Perşembe

ya dışındasındır çemberin ya da dışında...

düşününce şimdi, bu ülkede yaşayıp da nasıl durulur ki çemberin içinde.belki doğuştan gelen bir özellikdir bu.Sonradan çok denesen de olmuyor çünkü.Okuyup gazeteleri her sabah, kaçıp gitmek istiyorsun.Doğru olanlar senin doğrun değil ne de yanlışlar senin yanlışların.İnsanlarla aranda gittikçe büyüyen bir uçurum olur kahroldukça olanlara.Düşündükçe, okudukça, vicdanını her daim içinde taşıdıkça...Hergün uyanırsın, hergün bir kere mutlaka kahrolursun.En az bir kere.O sürüde sadece kendi için dertlenen bi koyun olsaydım.30 yıl önce babam büyük bi şehre yerleşmeseydi ben de 3 kocalı bir adamın karısı olsaydım ve tek meselem kumalarım olsaydı.Acaba daha mı mutlu olurdum o zaman? Çünkü yapılacak bişeyler olurdu belki.Şimdiyse hiç yok.Bakıp bakıp kederlenmek dışında.

Öyle işte...


"ya dışındasındır çemberin
ya da içinde yer alacaksın
kendin içindeyken
kafan dışındaysa
çaresi yok kardeşim, her aksam böyle içip kederlenip
mutsuz olacaksın
meyhane masalarında
kahrolacaksın"