30 Ocak 2008 Çarşamba

Bulutlar görünüyor pencereden.Altında güneş saklanıyor bazılarının.Saklanırken bulutu güzelleştiriyor...Bulutu izlemeye doyamıyorum.Çalışmam gerek biliyorum.Ama yine de bakmak istiyorum.

Düşünüyorum, üstümden silkeleyip attım mı tam o kırıntıları...Emin olamıyorum.Emin olmak çok istiyorum.Ama korkuyorum.

Yine de belli belirsiz bir huzur var birkaç gündür içimde... Nedeni ne bilmiyorum.Kış ya şimdi mevsim.Sanki baharmış gibi...Papatyalar açtı açacak.Karşıma aşık olacağım adam çıktı çıkacak.Leylekler geldi gelecek...Bir acayip huzur.

Belki de kendimi rahat bırakmayı öğrenmişimdir çok sevdiğim bir arkadaşımı dinleyip...

Kimbilir...

28 Ocak 2008 Pazartesi

o kadar kızgınım ki...
kendime...çevreme.herkese...
bu yalnızlığa kendimi mahkum ettiğim için en çok kendime...
yapacak birşey yok artık....
çok geç...
evde, benim mutlu olmak için yapmadığımı yapan
birilerinin hikayesi hep.uzaktan izliyorum.Kızıyorum.

23 Ocak 2008 Çarşamba

"Eğer, ihanet suçu işlememişse taş masa ikiye ayrılacak belki de alınan can geri verilecektir."



Karma, masallar doğruyu mu söylüyor? Yani...iyiler hep kazanır mı? İhanet etmeyen, düzgün olanlar...herkes kusurludur evet.ama genel davranış değil midir önemli olan? gerçekten önemli olan ne? Ve hep insanların başka bir yüzü daha olduğunu düşünmek ne kadar da can sıkıcı...

düşünülenle gerçek farklı hep...kalk gururum yerden oraya bırakmadım seni ben.Bırakacaktım belki.Ama işte...Görmeseydim yine...Bırakacaktım.Senden başka neyim var ki?

22 Ocak 2008 Salı

sevgili günlük;

Bugün mutluyum.Gökyüzünde güneş var...Bulutlar masmavi.Kalbim ışıl ışıl ve gözlerimde...

yaşamak güzel şey.

gerçekten...

17 Ocak 2008 Perşembe

Sevgili günlük;

Sabah işe gelirken uğradığım bankamatikle kavga ettim.Tu dedim sesli, utanmada yok."Ben ne zaman para yatırmaya kalksam yatırma ünitende sıkışma var" Baya kızdım.Çünkü bu sefer de sıkışma olduğundan emindim kartımı sokarken.


Dün akşam amcamla konuştum telefonda.Uzakta artık...Telefonu kapadıktan sonra dedim ki kendi kendime "e o kadar zamandır istediğim tüm özellikleri taşıyan üstelik aileminde sevebileceği biri var mıdır diyodum.Amcam var ya.Ondan bi tane daha yaratmıştır Allah değil mi"...O da bana denk gelir mi...

15 Ocak 2008 Salı

araf...

bu güne kadar doğru bildiklerimle başkalarının doğrusunun arasında kaldım.Nereye baksam haklı olan bir insan topluluğu.Haklılığını bazen yanlış bir şekilde savunan kaybeden bazen.Herkesin gözünde aynı ışık.Haklı olmanın ışığı.Ve aynı nefret.Haklılığın nefreti.Gazetelerde 3. sayfa haberleri.İlk sayfalar magazin ekleri bazen de nefret...Hergün biraz daha kaybolan inancım insanlara olan.Ne varsa doğru olan güzel olan bir bir dökülüyor.Bakıyorum masalmış sanki.O çok sevdiğim masal kitaplarından birer parça.Sonu görünmeyen...Hergün biraz daha değişen ben.Diğerlerine benzeyen.Nefret ettiğim kınadığım ne kadar kılık varsa içine girmekten korkuyorum.O yoldayım sanki.Nasıl kurtulurum bu durumdan bilemiyorum.Neden oldugunu da.Bu, işle mi ilgili yoksa büyümekle mi? Düşünüyorum iş değiştirsem yine ben ben olurmuyum ki? Eski ben.Bu halimle kalmaya bile razıyım yeterki daha fazla küçülmeyeyim kendi gözümde.Sonra değiştirsem de iş, kaçınılmaz sona yaklaşmaktan kurtulamazmışım gibi geliyor.Belki başka bir şehre yerleşsem diyorum sonra.Ondan korkuyorum.yapayalnız yapamamaktan.Ya da hiç nefretin olmadığı bir ülke var mı oraya gitsem yanımda, kalbimi elinde tutanlarla birlikte.Özcesi ben artık etrafımda nefret görmekten bıktım.Sürekli birbirini çekiştiren insanlardan, her an patlayacak bir bombadan, televizyondaki haberlerden, gazetelerden, dinden, ırktan, milliyetten, dilden herşeyden...bıktım artık...Ve bunların beni her geçen gün daha çok dibe çekmesinden...

14 Ocak 2008 Pazartesi

"Nedir bu benim çilem
Hesap bilmem
Muhasebede memurum
En sevdiğim yemek imam bayıldı
Dokunur
Bir kız tanırım çilli

Ben onu severim
O beni sevmez"

Oktay rifat

9 Ocak 2008 Çarşamba

çok da ciddiye almamak lazım hayatı...her an ayağın altı kayacakmış gibi...arkandan birinin attığı insafsız çelmeyle yıkılacağını sanırsın ya hani bazen.Sonra bi bakarsın...yıkılmak değil mesele...bütün mesele hile.O hileyi kabullendikten sonra herşey daha kolay oluyor.Arkandan iş çeviren insan yüzüne bakıp nasıl gülümseyebiliyor diye düşünürken anlarsınki yüze gerek yok yokki ne yüz ne de astar isteyen...

1 Ocak 2008 Salı

yılın ilk günü elimde bi kutu. kutunun içinde kitap şekerler bi kart bi kırmızı don anahtarlıklar.kalbimde bunları ve yıllarca dostluklarını veren bi çift surat.mutluyum...